19 Ocak 2013 Cumartesi

birand'ın iki kez ölmesi

mehmet ali birand bildiğiniz gibi geçtiğimiz perşembe günü hayatını kaybetti. ölmek için fazla canlı duruyordu ama bundan söz etmeyeceğim. arkasından söylenenler sonucu da ikinci kez ölmedi, kimse duymaz zaten.

durum, gazeteciler iki kez öldürdü. o kadar. ki bence bu hata değil, durumdur.

istihbaratın bir anda yön değiştirmesiyle ortaya çıkan durumdur.

şöyle anlatalım. birand'ın hayatını kaybettiğini sabah saatlerinde ilk duyuranlardan olduk. gerek çalıştığım kurum gerek ben, twitter'da...

sonra bir artistin (adını unuttum sahiden) "birand yaşıyorrr durun", demesiyle "ne oluyor yahu, niye dikkat çekmeye çalışıyor bu adam?" dedik. sonra da mehmet ali birand'ın oğlu umur birand'ın mesajını gördük.

bir anda öldü dediğimiz adam yaşıyor çıktı. beyin ölümü gerçekleşti dediğimiz adamın kalbi rahatsız çıktı. halbuki taziyemizi de iletmiştik. neler oluyor öyle...

twitter'da, ekşisözlük'te, facebook'ta ve benim bilmediğim siteler vardır elbet, kısacası sosyal medyada... herkes ağzına geleni saydı. "gazeteciliğin bittiği gün"  ilan ettiler oturdukları yerden. bulduğu her haberi adeta bot gibi paylaşan, copy paste'ci tipler küfretti, hakaret etti.

"birand'ın yetiştirdiği gazeteciler bu kadar olur" diyen oldu. çünkü zaten bu ülkede klavyeyi kullanabilen herkes kendini yarı gazeteci ilan edebiliyor, birand'ın yetiştirdiklerinden üstün görebiliyor, "şu haberi niye vermediniz satılmışlarrr, bu haberi medya görmedi yazıklar olsuuun!! hahah o muhalif kanal mı? o adam ne iş yapıyor ki yazık şovmen" yorumları yapabiliyordu. hakları vardı yani. hadsizdiler tamam.

bir de olayın içyüzüne bakalım.

sabah saatlerinde haber toplantısında müdür salona girer ve "birand'ı kaybettik başımız sağolsun" der. ağlamalar, üzülmeler derken haber, kanaldan dışarı yayılmaya da başlar. mesela kanald muhabiri bir mesajla duyurur bu vefatı... başımız sağolsun yazar. bir gazetede bir şeyi konuştuğunda görünmez mikrofonlar, ses kayıt cihazları, kameralar sana çevrilidir aslında. çevrili olmasa da olur, hepsi ortalama zekanın üzerinde ve her haberi en hızlı şekilde aktarmaya planlıdır. öyle de yaparlar. birkaç dakikada haber tüm gazetelere, televizyonlara uçar.

haber müdürümüz ölüm haberini verirken, internette bir gazeteci arkadaşım bana yazmıştı birand'ın ölüm haberini. bense o anda birand ile yıllarını geçirmiş, o meşhur 'öğrencilerinden' biriyle telefonda konuşuyor taziyelerimi iletiyordum.

haberden kimsenin kuşkusu yoktu. bize en güvenilir kaynaklardan gelen şey sabaha karşı beyin ölümünün gerçekleştiği, makineye bağlı olduğuydu.

işte siz tam bu sırada ölüm haberini internet üzerinden okudunuz.

biraz zaman geçti. hala taziyelerle gidiyordu durum. bir yazar o sırada kanald ekibiyle görüştüğünü, herkesin çok üzgün olduğunu söyledi.

o sırada cnntürk haber toplantısı vardı ekranda canlı yayında. ancak hiç bahsetmediler. ne doğruladılar ne yalanladılar.

şaşırdık nasıl vermiyorlar diye...

ve oğul birand, twitter'da ölüm haberini yalanladı.

işte o sırada panikledik bir. tekrar telefona sarıldık. herkes telefondaydı galiba.

bu sırada  kanala gelip haberi veren haber müdürü de twitter üzerinden durumu yalanladı.

öldüğünü biliyorsunuz ama ispatlayamıyorsunuz.

gazetecilere "araştırmadan haber yapıyorsunuz zıkkımlar, hiç bu işi bilmiyorsunuz" diyen twitter bilmişleri daha iyi görsünler durumu diye anlatma gereği hissettim.

bir haberi doğrulatabileceğiniz birkaç yer var.

yoğun bakıma ya da morga dalma şansınız yok.

ya hastaneye sorarsınız ya aileye, ya kurumuna ya dostlarına.

biz ikisine sorduk ve doğruladık.

haberi sonra çevirmeleri farklı manaya çıkar.

ister diyarbakır'a toz düşmesin diyin, ister erdoğan'ın programına zeval gelmesin. veya torununu bekledi, fişinin çekilmesi için de diyebilirsiniz.

ihtimaller çok.

bilmişlik yok. zira gördüğünüz üzere defalarca doğrulattığımız olayın elimizde patlamaya hazır bir şekilde bekletilmesi ve akşam saatlerinde patlatılması "bizim insiyatifimizde" değildi.

belki de tek soru şu...
neden bir gün önce değil de, birkaç saat önce öldürdük birand'ı?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder