23 Mart 2013 Cumartesi

ikiyüzlü medya

bu hafta kabus gibi şeyler yaşadım. bu gazetecilerde böyle olay. iyi bir şey yaptığın anda seni batırmak için çabalamaya başlarlar, açığını da yakaladıkları anda geçirirler. ki açığını da yakalarlar aslında. çünkü sen gelecek olana hazır değilsindir. bu hafta yaşadım yine bir ikiyüzlülük, yüzüme gülmece arkamdan pislik. istifa edeyim dedim. haber müdürüme söyledim, yok dedi, iyi dedim kaldım.bu işyerinde ilk kez bu noktaya geldim. artık sakinleştirici falan alacağım, çünkü bu insanlar tehlikeli, bu insanlar bizim gibi değil.

gazetecilerin ikiyüzlülüğü ile girdik konuya, ama yok mudur iyi gazeteciler, iyi insan olanlar... elbette vardır, henüz yeterince tanımadığın her gazeteci iyidir. geri kalanı fos. bu hafta da o foslukla sınandık aslında.

ntv'nin eski muhabirlerinden didem tuncay, abd büyükelçiliği'ndeki saldırıda yaralandı. gazeteciler normal şartlarda haber alma yarışına girerdi biliyorsunuz, gerekirse bacadan dalardı olay yerine, gerekirse camdan girerdi didem'in hastanedeki odasına. annesinin dibinden ayrılmazlardı, annesinin gözyaşlarını muhakkak fotoğraflarlardı. kaçar mı bu an? kaçmazdı. didem eski bir gazeteci, yani arkadaşları olmasaydı.

biz neler gördük hatırlıyor muyuz? kaç tane kanlar içinde fotoğrafa şahit olduk? hatırlar mısınız habertürk'teki o sürmanşeti, kadınları otoparkta beyzbol sopası ile dövdüğü iddia edilen genel yayın yönetmeni attırmıştı, sırtında kanlı bıçakla yerde yatan kadın. belediye otobüsüne molotof atılmıştı, serap adında bir kızcağızın boy boy yanmış fotoğrafını görmüştük anımsar mısınız? daha yakın tarih olsun hadi, bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesi'nde yatan arda kural'ın hastane fotoğrafları nasıldı? bir gazeteci pusuya yatmıştı camının önünde ve denk getirmişti. aziz yıldırım'ın eşkal tespit fotoğrafı sonra. öylece kaldı dimi aklımızda. bunlar sadece fotoğraflar özünde, neler neler yazıldı çizildi, yabancı turiste tecavüz hikayesi anlatıldı mesela yine o malum gazete, habertürk'te. "türk erkeğiyle imtihan" diye verildi. sarışın turistle saatlerce birlikte oldu diye olay anlatıldı, bir seks hikaye sitesinden farksız. haberi 'ıslatacak' her detay verildi.

bunları niye anlattım.
söz konusu didem olunca, yani "arkadaş" olunca ailesi çekilmedi hiç, ailesiyle konuşulmadı, didem'den ses gelmedi hiç, ilk gün erdoğan bir televizyon kanalında açıklama yaptı, "tek gözünü kaybetti" diye. gazeteci arkadaşları bunu yazanlara bile kızdı, didem'in yakınları okuyor bunu, utanmıyor musunuz böyle söylentiler yaymaya diye. erdoğan'a kızamadılar tabii ki, bu konuyu konuşanlara kızdılar.

ha çok mu önemliydi bu, değildi. ama hiçbir gazetecinin eli fotoğraf makinesine gitmedi nasıl olduysa, halbuki hatırlıyorum ben, dayak yiyen ünlüleri çektiğimizi, polisin dövdüğü çocuğun fotoğrafını bastığımızı, gizli kamera kayıtları hatırlıyorum. yanlış hatırlıyor olamam. 'gazeteciler' arkadaşlarıyla sınandı, haberin nasıl edepli yapılması gerektiğiyle yüzleştiler, ha bir şey değişti mi hayır... bu sadece bir seferlikti, sayılmadı.

yarın başka bir saldırıda, başkaları yaralanır. kopan bacakları da görürüz, onların deyimiyle 'kesikbaş'ları da. yeter ki benden uzak olsun da, haber yapalım, insanlıktan çıkalım.